SİYAH KESKİN VE NET
January 26, 2011
Bakış açısı…
Bakış da çeşit çeşit açı da…. Çünkü göz çeşit çeşit, aynı şeye bakıp aynı şeyi görmez insanoğlu. İnkar ettiğin gözyaşı kadar ağlarsın, ağladığını inkar ederek. Ben ağladığımı inkar etmeden ağlarım. Ama en çok ben ağlarım, en sonunda da inkar edemediğime ağlarım. Aslında çok teknik bir adamım. Ben de her şey gözyaşı bile ya 0 dır ya 1’dir. 0,5 benim için benim için bir şey ifade etmez, çünkü yarımdır. Bütün olamamıştır ve değersizdir. Halbuki 0’dan büyüktür. Ne önemi var ki büyük olmasının onun adı ‘yarım’….
Ben kahvemi de sütlü içmem. Çünkü yok gibi olur sütle kahve, hafif olur. Ben öyle hafif ve yok gibi olan şeylerden hiç haz etmem. Yumruğumu indirmek için kaldırırım, göstermelik kaldırmam. Bana her kalkan yumruğun da inmesini isterim. Kaçak güreşemem; benimle kaçak güreşilmesine de müsade etmem. Yüzüm ve gözlerim kalbimde ne varsa söyler. Hüznümü, sevincimi, kinimi, kızgınlığımı hepsini ama hepsini gösterir göz bebeklerim size. İçime atmayı sevmem , atamam da… Sırrım çok azdır… Onu da mutlaka bilenler vardır…
Ne düzeni bu?
İfade ettiklerinden seni suçlu tutar. Çünkü biz ayıp olurcular toplumu olarak haklının arkasına geçmeyi bilmeyiz. Ya da başka maksatla geçeriz arkasına… Yalnız şöyle bir ikilem var: bu yaşanası hayatta HERKES HAKLI….
Ama ‘ En’ haklı benim.
Neden mi? Çünkü benim haklılığım bana ait. Siyah, keskin ve net… Çünkü benim. Size onu savunabileceğim kırk cümle kurabilirim. İnkar etmiyorum, savundukça daha çok inandığım da olmuştur. En çok da bunu severim, kendimi ikna etmeyi. İkna etmeyi öğrenip geliştirdikçe, inkar etmeyi de öğrenirsin. İçinden üstüne oturanları çıkarır kalanı sahiplenmezsin. Bunu niye mi yaparsın?…. Prensip oluşturmaktır maksadın kendine saygını yitirmemek için…
Prensipli olmak önemli midir?
Bence ‘ EVET’, prensibi olmayan adam içi boş bir kutu gibidir; en fazla belki bir şeye lazım olur diye saklanır. Bir gün bir işte kullanılırsa ne mutlu ona… İşte önemli olan kutuyu doldurmak… Ve bir gün biri kutuyu açarsa içinden kollarında prensiplerinle dimdik çıkmaktır…. Genelde zordur prensipli olamk; çünkü prensiplerle duygular genellikle farklı yollarda yürürler. Prensipler az kullanılan üzerinde az ayak izi olan yolu; duygular ise çok kullanılan gide gele yol yapılan patikayı kullanır. Çünkü ordan gitmek en kolayıdır….Ben o yola ‘Hayır Yolu’ diyorum. Çoğumuz, çoğu durumda bu yolu tercih ederiz. Bu yolu kullanmak çok rahatlatıcı bir terapidir. Karşılıklı iki taraf da çok bahtiyar olur bu işte…. Fakat zor yolu kullanmak istediğimiz zaman önce kendi vicdanımızla sonra da toplum vicdanıyla karşılaşırız. Bu yoldan gitmememiz için ahtapot gibi sararlar dört bir yanımızı. İşte ona yenilip ‘Hayır Yolu’ nu seçersek kutumuzun içi boşalır…
Hiç yapmadık mı?
Çokça yaptık…. Bazen onlara bazen kendimize yenildik… Kutumun içinin dolu kalmasını, en azından özüme saygıyla kalmasını istiyorum. Bu yüzden de zor yolu seçiyorum; Ttıpkı çok eskiden de çok kere seçtiğim gibi… Ben en az ayak izi olan patikadan gidiyorum, tek başıma bile olsa….
ANLADIĞIN KADAR ÖZGÜRSÜN…..