SATIR ARALARI
January 8, 2011
Bir zamanlar görev yaptığım okulda Türkçe öğretmeni doğum iznine ayrıldı ve ben de dil öğretmeni olduğumdan dolayı -Türkçe bizim branşımız olarak geçiyor yönetmelikte – epeyce bir sınıfın Türkçe ders öğretmeni oldum. Benim için çok güzel bi deneyimdi. Dil bilgisi kitabının kapağını açmadan kuralları anlatabilmek çok büyük bir mutluluktu. Bendeki bu birikimi sağlayan ortaokul Türkçe ve lise Edebiyat öğretmenlerimi çok büyük bir hürmetle anmamın en önemli sebeplerinden biridir benim öğrencilerimin gözlerindeki ışıltı. Çok mutluyduk; onları sınava hazırlamıştım ve hepsi de ben de sonuçtan çok mennunduk…. Ama bu sırada ben çok vahim bir gerçeği de kendi gözlerimle görmüş oldum. Biz ‘soyut düşünce ve kullanımı’ konusunda çok ama çok zayıf bir toplumduk….Halbuki doğduğumuz ilk andan itibaren deyimlerle süslü bir dili duymaya ve konuşmaya başlarız. Buna rağmen kelimelerin sözlük anlamı dışında kullanılmasını algılayamayan öğrencilerim vardı.
Bir yazılıda ‘Güneş balçıkla sıvanmaz.’ atasözünü kompozisyon kuralları dahilinde açıklamalarını istedim. Ve yazılılları kontrol ederken bir kızımın ‘…..güneş çok yukardadır, ona ulaşamayız ve bu yüzden onu balçıkla kapatamayız; bu iş bu kadar basittir….’ şeklindeki yaklaşımı benim altüst olmama yetmişti. Demek bu kızımız soyut düşünemediğinden anlatılmak istenenden oldukça uzaklaşıyordu. Ve belki de ömrü boyunca satır aralarını okuyamadığı için hep bi şeyleri yanlış algılayacaktı…. Ne kadar zor: SATIR ARALARINI OKUYAMAMAK….
Ama satır aralarında ne söylenildiğini anlamak için önce satırları layıkıyla okumaya da ihtiyaç var. Evet okumaya… Lakin bizim toplumumuz gibi duyarak öğrenen ve yaparak pekiştiren insanlar için herhangi basılı bir şeyi okumak çok zor olabiliyor. Neden mi? Çünkü angarya olarak görülme ihtimali çok fazla….İşte bu sebepten satır okumayan toplum ve evlatları satır aralarınını da okuyamıyor. Düşünmeyen toplumların soyut düşünmesini de bekleyemeyiz değil mi?
Soyut düşünme kavramı Tuvalet yazılarıyla gelişen gençliğin, sosyal paylaşım sitelerindeki durumlarına çok da edebi veyahut şiirsel yazılar düşmesini beklemiyorum ama en azından yazdıklarını iki kere düşünmelerini istiyorum…. Belki de onlar Tosun’un varlığına ya da bir gün geleceğine inanıyor olabilirler ama, lütfen artık düşünce sistemlerini birazcık geliştirsinler…. Yoksa böyle giderse biz söylemlerini unutan balık hafızalı, satır aralarını düşünmeyen, genelde düşünmeyen bu toplumla aynı adamlar tarafından yönetilir dururuz….
Bu arada senin, benim veya onun düşünmemesini ve sorgulammasını istemeyen düzendir bu devam eden düzensizlik…. Okuma, farkında olma, bırak soyut somut dahi düşünmeni istemez bu sistem…. Çünkü düşünürsen sistemin senden istediklerini sorgulamaya başlarsın bir gün gelir… Aç kalacaksın, susuz kalacaksın, yolsuzlulara maruz kalacaksın, anana atana sövülecek ve sen sorgulamayacaksın…. Senden istenen bu…. Ne somut düşün ne soyut….Ama unutma ‘….. güneş çok yukardadır, ona ulaşamayız ve bu yüzden onu balçıkla kapatamayız; bu iş bu kadar basittir….’
ANLADIĞIN KADAR ÖZGÜRSÜN…..
BİR AN ÖNCE ANLAMAYA BAŞLA….