ELMA ŞEKERİ

February 16, 2011

On sekiz sene….

 

Dile kolay, dünya üzerinde olduğun yılın yarısından fazla; bu kadar uzun bir süre beraber olunca ona o kadar çok alışıyorsun ki senden bir parça oluyor… Alışıyorsun onunla yaşamaya… Onun için yaşamaya, ona göre yaşamaya ama yine de onu bir güzel öteliyorsun…. Neden mi?

 

O öyle herkese anlattığın bi parçan değil… Pek konuşmadığın, övünmediğin bir parçan; herkes bilmez onu …. Bir tek senin bilmesini arzu ettiğin kişiler bilir.. Bu da sana ayrı bir özgürlük aynı zamanda ayrı bir çekince kazandırır… Ama onun küllendiğini bilmek iyi geldiği için onun sana kendini hissettirdiği kimi anları öteler durursun… Bazen bir an gelir seni zorlar ve dillendirirsin onu… İşte dillendirdiğin an hatırlarsın onunla ilgili ortak geçmişi…. Bu da her anı ve hatıranı tekrar yaşamana neden olur…. O kadar sıkıldım ki seninle olmaktan; tek çarem seni anmamaktı…. Ama sen müsade etmedin buna biliyorum…. En başa mı dönmek istiyorsun? Hayır dönmeyeceğiz değil mi? Bana bu eziyeti yapmayacaksın değil mi?

 

Dün elma şekerlerine uzun uzun baktım Kızılay’ da; o çok buruk hatıram geldi aklıma…. Benim için hep gözyaşıyla anımsadığım Kızılay, elma şekeri ve Pehlivan üçlemesi… Seni andım ya aman hemen kendini hatırlat…. Hiç sordun mu ben seni anımsamak istiyor muyum? Tamam kabul, sen bensin… Biliyorum… Ama ben seni gömdüğümü sanıyordum Elma şekeri… Hoşgeldin… Belki de gelmiş gibi yapıyorsun… Her neyse… Ben o bildiğin Melike’yim hala… Sana yine de seninle yaşayabilirim diye posta koyabilen ben….

 

 

ANLADIĞIN KADAR ÖZGÜRSÜN…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Follow by Email
Pinterest
Pinterest
fb-share-icon
Instagram