KENDİN OLMAK
January 16, 2011
Yaşamı anlamaya başladığın andır durabilmek ayak üstünde.
Sorun bu zaten, başkasıyla olmak, başkasının olmak değil.
Kendi başına başkasıyla , başkasıyla kendin olmak.
Diyor Nietzche yaşamla ilgili. İnceleyelim bu sözü biraz. Önemli olan yaşamı anlamaya başladığın andır derken hemen anlamadığımızı açıklıyor bize. Demek ki içinde bizzati figuran olarak oynadığımız oyunu önce anlayamıyoruz. Ve bu anlamadığımız sürede kendimize ve norma aykırı davranıyoruz isyanlarda bir durum söz konosu herhalde. Ki bunun adı Gençlik olabilir mi? Belki… Sonra ailen tarafından yıllardır hazırlandığın cendereye girmeye başaldığın an ayakta durman isteniyor. Ve belki benim anne babam kadar sık değil ama bütün ebevynler söyler bu sözü ‘Artık kendi ayaklarının üstünde durmalısın….’ İşte bu eş zamanlı kendi ayaklarının üstünde durma ve içinde bulunduğun kısır döngüyü anlama işi bazen hastalıklı bir sürecin başlangıcı olabiliyor. Nasıl mı?
‘KENDİ’ olmayı beceremeyen daha çok taze ve heyecanlı kişiden başkalarıyla uyum içinde olması ve esas olarak onları mutlu etmesi istenir. Bence sorun burda bizim mutsuzluğumuzun ana sebebi bu : Biz hep öncelikle diğerlerini mutlu etmeye proglamlıyız….. Biz başkasının olmayı yeğleriz başkasıyla olmaya… Çünkü başkasının olmak çok yorucu ve yıpratıcı değildir. Çok teslimiyetçidir ve genelde karşı tarafın mutluluğu ana ve temel heyecan ve saadet sebebidir. Genel olarak pek düşünce belirtmez başkasının olanlar, zaten hazırlanmış düşünceleri vardır. Başkasıyla olmak için ise önce kendimiz olmaya ve bunu ispat etmeye gereksinmemiz vardır ve bu zor yoldur, pek tercih edilmez… Ama hürdür O başkasıyla kendi olabilen. Düşüncelerinde, söylemlerinde, hareketlerinde özgürdür… Hem kendi olabilmiş hem de onunla olabilimiştir. Ve bence dünyanın en mutlu insanıdır O….
Hele bizim gibi erkek egemen toplumlarda çok kolaydır insanların başkasının olması. Zaten aranan ve arzulanan da budur. Özellikle kadın başkasının olması gereken bir varlıktır. Bu tutum uzun ama çok uzun bir mazisi olan aslında üzerinde uzun uzun yazılıp çizilen ve düşünülen bir mevzudur. Ve bence sonuçta değişen ve gelişen yaşam biçimleriyle esnekleşse de ana damar hep aynı kalmıştır: Kadın hep başkasınındır…. Ben bir kadın olarak buna kişisel olarak katılmıyorum ve üzülüyorum. Biz başkasıyla olabiliriz; başkasının değil….
Bunun için ilk yapılacak şey kadının kendisi olmasıdır. Çünkü kendi olamayan hiç kimse başkasıyla olamaz. Yetişme çağlarının ilk yıllarında başlayan bu kendin olma çabası bütün ömrün boyunca devam edecek ve her yaşta bunu ispat etmek zorunda kalacaksın. Bıkma, usanma, pes etme…. Sakın oldum deme…. Bu savaş çok uzun ve sadece sen değilsin bundan nemalanacak olan; senden sonraki nesiller de senin açtığın cılız patikanın üstünden yürümeye devam edecekler. Üzerindeki ayak izleri çoğaldıkça inan bana o patikayı seçecek insan sayısı artacak ve sen bu yolda çok önemli bir görev üstleneceksin: Kendin olmak….
Oyun oynamayın, kendiniz olabilin. O an ki ayaklarınız üzerinde duruyorsunuz kendiniz olarak unutmayın bütün evren size düşman olacak. Hatta başkası bile….